Borçka Mektupları 02 Ağustos 2020, 15:59
İVANE CAİANİ
1893 Borçka Mektupları
Borçka köyü. Belirtmemiz gerekir ki, Otinko kaplıcası buralı Müslüman Gürcülere büyük yarar ve şifa sağlıyor. Öyle bir yer yok ki, oradan buraya hasta gelmesin. Erkek ve kadınlar, ama daha çok kadınlar geliyor. Bu kaplıcanın suları özellikle bacaklardaki halsizliğe ve romatizma hastalıklarına iyi geliyor. Ama ne yazık ki kaplıcanın yolu yok ve ağır hastalar buraya zorluklar içinde ulaşabiliyor. Gene de bu yıl buraya binlerce hasta geldi, yolunu da biraz düzelttiler.
Yerel yönetici Vasil Leonidze bu çok gerekli yolu biraz düzelttirdi, ama bunun hastaların ulaşımı için yeterli olduğunu söylemek mümkün değil. Hasta olan da sağlıklı olan da bu yolda zor yolculuk yapıyor. Düzgün bir yolu olsa, kim oraya gitmek istemez ki!
Buranın güzel havası var. Kaplıca dere kıyısında (bu dere de alabalıkla dolu) ve güzel ağaçlarla çevrili. İkincisi Karçal Dağları yakınlarında, geniş yaylaların olduğu yerde bulunuyor. Buraya yazın hayvanları çıkarıyorlar. Burada her şeyi ucuza bulabilirsiniz: koyun, tereyağı, süt, yoğurt ve peynir. Köyden tavuk da getiriyorlar (köy yakın). Yeter ki iyi yol yapılsın, kayalıklardan yürüme tehlikesi olmasın, o zaman Batum’dan, en çok elli altı kilometre uzaklıkta olan buraya herkes hevesle gelir. İkincisi, gelenlerin konaklayabilmesi için odalar yapılması kesinlikle gereklidir. Tanrıya şükür burada orman eksik değil, hemen burnumuzun dibinde. Bir ağaç kesilse, iki güzel oda yapılabilir ve bunların üzerlerini örtecek tahtalar da bu ağaçtan çıkar. Eğer bu yararlı ve gerekli iş için gönüllü ve istekli biri çıkarsa, her şey çok kolay. Bu kaplıca, Kraliçe Tamar döneminde ortaya çıkarıldığı ve bir bakıma onun çabasının ve emeğinin bir ürünü olduğu için de önemlidir. Geçen zaman bu yararlı ve hatırası olan kalıntının sonunu getirmiş. Bu topraklarda bundan daha önemli ve korunması gerekli daha iyi şey olamaz. Buradaki Müslüman Gürcüler bugün de bu kaplıcanın tarihini biliyorlar.
Kraliçe Tamar’ın bu Otinko yakınlarında bir yerde sarayı varmış (ne yazık ki bugün bir iz yok, varsa da belli ki Otinko çevresindeki bu kocaman ormanda kayıp). Kraliçe bir kışı burada geçirmiş. Sarayında çok sayıda güvercin besliyormuş. Bir gün güvercinlerden birinin hastalandığını görmüş. İçeride ölmesin, dışarı çıkarın ve bir yerlere bırakın diye emir vermiş. Hizmetlileri de bu buyruğu yerine getirmek için güvercini saraydan çıkarmışlar ve sarayın bahçesinin dışına (o yıl çok kar varmış) bırakmışlar. Aradan üç gün geçmiş, bu güvercin iyileşmiş olarak geri dönmüş, ama ıslakmış. Kraliçe Tamar bunu görmüş ve çok şaşırmış. Buralarda bir yerde bir kaplıca olmalı demiş. Bunu bulmaları için her yana adamlarını salmış. Gerçekten de bugünkü yeri bulmuşlar. Burada kar erimişmiş ve sıcak su kaynıyormuş. Hemen Kraliçe Tamar’a haber vermişler. Kraliçe burayı bulmuş olmalarına çok sevinmiş ve bol bahşiş vermiş. Bahar gelir gelmez orada, bugün de var olan havuzu yaptırmış. Böylece, her yaz binlerce hastanın geldiği ve derman bulduğu bir kaplıca ortaya çıkmış.
Burada yaşayanlar Müslüman olduktan sonra da, hastalar eskiden olduğu gibi gelmeye devam etmiş. Ama zamanla değişik yerlerden gelenlerin yeni Müslüman olan kadınlara kötü örnek olduğunu düşünen hocalar bu durumdan rahatsız olmuş. Hocaların isteği üzerine havuz taşlarla doldurulmuş. 1880 yılına kadar da böyleydi. Bu kaplıcanın tarihini bilen Ahmed Efendi Halvaşi buranın yöneticisi olunca burayı temizletti. İnsanlar Otinko kaplıcasının yeniden yapıldığını duyar duymaz her yandan gelmeye başladılar. Şimdi her yaz burası karınca yuvası gibi kalabalık oluyor. Gene de yol olmadığı için herkes gelemiyor, ama gelmek isteyen çok insan var. Eğer birileri çıkıp Ahmed Efendi’nin yolundan devam ederse, bu işe yardımcı olacak çok insan var. Kaplıca yeniden Tamar dönemindeki durumuna gelebilir.
(İveria, 14 Eylül 1893)